Bazen bir uğraşın ortasında kalırsın ya hani şöyle bi durup düşünmeye, kendine bakmaya vaktin olmayan uğraşlardan. İşte dostum sana nacizane önerim: o zamanlarda bir süre durup soluklan. Merak etme uğraştığın her neyse zaten olacaksa olur. Klasik olacak ama su akar yolunu bulur. Asıl sen kendine bakmalı, şöyle bi durup nerede olduğunu görmelisin. Hiç mi merak etmiyorsun? Kim bilir sen kafanı kaldırmadan çabalarken nerelere gittin. Belki bir cennet bahçesine yol alıyorsundur, kim bilir alice harikalar diyarında bile olabilirsin. Öyleyse aynen kafayı önüne indirip yaptığın şeyi yapmaya devam et dostum. Kötü düşünmeyelim ama belkide uğraşın seni kötü bir yola doğru itiyor da olabilir ve farzı misal bu yoldan seni çekip kurtaracak kimse olmayacak. Mesela yani, olacağından değil de. Ama sen yinede olmaz demeyecek, o saksıyı kaldırıp az bir etrafına bakınacaksın. Alt tarafı bir uğraş sanki ne olacak deme. Evet alt tarafı bir uğraş ama üst tarafı senin ruhun dostum. Emeğini harcatmayıp, kıymetini en başta sen bileceksin. Yoksa emeğin ile ruhunuda ayak altı edersin benden demesi.
Bazen de bulamadığın cevaplar olur tıpkı soramadığın sorular gibi. Aklına takılır durur kopamazsın, kopartamazsın. Halbuki koptuğu yerde bırakacaksındır ama gücün yetmez sende olduğu gibi bırakırsın. Kimi zaman bu sorular artık batar, cevabını bilirsin ama böyle bir sorun ile karşılaşmaktan tiksindiğinden vazgeçer görmezden gelirsin. Böyle yapman en güzelidir aslında, bir kenara ittiğin o kadar sorun vardır ki hayatında, dışarıdan şöyle bir kendine bir baktığında, koca bir dünyada küçük bir kağıt parçasına eğilip birşeyler yapmaya çalıştığını görürsün. O uğraşın sana bir getirisi olmayacağını da göreceğin gibi. O kağıt ile kendine bir yuva yapamazsın sadece bakıp bir süre eğleneceğin bir maket ev veya seni bir yerden bir başka yere götürmeyecek bir uçak veya seni deryalara sürükleyemeyecek kağıttan bir gemi yapabilirsin. Seni bunlar ne kadar mutlu edebilir ki? Emek edip bin bir uğraş ile yapmış olduğun o ev sana sıcaklık hissi verebilir mi yada o yere çakılmaya mahkum kağıt uçak seni uçurabilir mi? O geminin seni dalgalar arasında ilerletemeyeceğini söylememe de gerek yok sanırım. Onca emek sana mutsuzluktan, dalgalarda ilerleyen veya A noktasından B noktasına bir kabin içinde savurularak da olsa uçan insanlara imrenmekten başka ne kazandırır ki? Kaybetmek için emek etmişsindir anlarsın ama çok geç olur dostum, onun içindir ki kafanı kaldır ve etrafına bak diyorum. İşte ozaman asıl büyük sorunları kaçırdığını fark edeceksin. Göreceksin ki hayatında cevaplanması gereken daha önemli sorular var; Çükübik mi? Fikibok mu?
Bu tarz yazı yazmamı isteyen kişiye gelsin :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder