Sık değişen içsel paradigmaların etkisiyle kendinden geçen ben, bu hafta yapmam gereken bir iş için bile olsa uzaklara doğru yol aldım. İşimiz olmadıkça bir yere kıpırdayacağımız olmadığından bir yere gidebilmemiz için az bir teşvik edecek iş olması gerekiyor. Yeni bir memleket görmekten daha çok yeni otobüs ikramları ile tanışmanın heyecanını yaşayan yurdum insanı olarak, gayet memnun kaldığım bir yolculuk yaptığımı da söylemek isterim.
Ne yazık ki gördüğüm yerler, A noktasından B noktasına giderken ki yediklerim kadar etki etmedi bende. Hatta hayal kırıklığına bile uğradım diyebilirim. Uzun süredir görmek için can attığım yerlere (isim vermeyeceğim belki memleketçilik yapanlar vardır) gittiğimden dolayı, haliyle beklentiler de had safadaydı. Devil horn yaparak, dil dışarıda "Hell Yea!!" şeklinde karşıladığım memlekete bakınca ilk tepkim; "Deniz nerede lan O_o" şeklinde vukuu buldu. Çöl şehirleri gibi görünmeside cabasıydı. Bizim memleket aslında iyiymiş yaa şeklinde gereksiz geyik yapamama sebep oldu. Ardından aktarma yaptığım şehire doğru yol alırken, "Daha çok adıyamana benziyor buralar" (ardı arkası kesilmeyen "destek mesajlarına" Adıyamanlıların şikayet mailleride eklenecek -_-) deyişim ve dizilerde gördüğüm kişileri ve olayları umutsuzca arayışım olayı daha dramatikleştirdi. Kapadokyaya gidince ağalık entrikalar, Güneydoğuya gidince töre batağında çırpınan aşk üçgeni bulacağını sanan nadide yurdum insanı, haliyle gittiği her yerde aradığını bulamadan kös kös geri dönmeye mahkum kalıyor. Esasında bu tatminsizliğin sebebide yine biziz. Gidip görmediğimiz yerlerin hakkında kulaktan duyma bilgilerle yargılamamızı yaptığımızda, gerçeklerle yüzleştiğimiz zaman hayal kırıklığına veya "Bu muydu yani" dememize sebep oluyor. Yine de beklentim ve hayal ettiklerim bulduklarımın bir hayli ötesinde olmasına rağmen, idare eder yerler olduğunu söyleyebilirim.
Bunun yanı sora gidip gördüğümüz yerler için insanları da sayabiliriz. Alakaya maydanoz demenize gerek yok sevgili okurum. Daha önceki blog yazılarımdan birinde bahsettiğim gibi her insanın kendine ait bir dünyası var. Hayatımıza giren insanlara tanıma isteği ile yaklaştığımızda, kimisinin çöl olduğunu düşündüğümüz iç dünyasının tam tersi güzellikte olduğuna hayret ederken, kimisinde ise dünyadaki cenneti bulacağımızı düşünürken bir çölün ortasında bulabiliyoruz kendimizi. Her şeye rağmen ne kadar kötü olursa olsun birisini tanımak güzel ve değişik bir tecrübe oluyor. Ancak siz yinede o tecrübeyi yaşamadan önce şöyle bir bakının, gezmeye değecek bir şey var mı diye.
D.N.: Konu Ağustostaki bir gezintiye dayanıyor çok oldu gideli ancak gözümden kaçıp taslak olarak kalmış. Daha önce bir yazımda atıf yapmıştım yazmadan bırakmak olmaz. Selametle..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder