9 Şubat 2016 Salı

Galaktik Anadolu Kadını Arayısları

2011 yılıydı sanırım, "Herkesleştin" demiştim sana. İlk kez orada dile getirdim bu sözcüğü hatırlıyor musun Begüm. "Herkesleştin"... Daha önce hiç söylemediğim bir sözcükle karşına çıkmamın etkisini bekleyen beni, şaşılacak kadar sakin ve anlamaz bakışlarla karşıladın. Bu ne demek diye bile sormadın, soruların en basiti olan "nedeni" bile... Normal bir tepki vermekten uzak olan senin yerine, farklı birisini istedigimi evrene yeterince belirtmiştim halbuki. Mesela, bir anda yıldızlardan bahsedecek ve rüyalardan birisi. Hiçbir zaman Jüpiter'e gidemeyeceğimiz için üzülüp, bir kelebeğin peşine düşerek bu üzüntüsünden bir anda sıyrılabilecek birisi. Ama tüm bu evrene gönderilen mesajlardan sonra yine hep kaderime sen düştün Begüm. Ne yapmak istediğini, hatta benden ne istediğini bile bilmeyen sen... 


Hep Anadolu gibi bir kızım olması hayalimden bahsederdim hatırladın mı? Aslında öyle bir çocuk yetiştirecek Anadolu gibi bir kadın hayalinden başka birşey değildi bu isteğim. Anadolu gibi bir yanında soğuk rüzgarlar ve karlar varken bir yanında bahar ve insanın içini ısıtacak sıcaklığı olmalıydı. Karadeniz gibi kıyıları olmalı öfke dolu dalgaları ve beni bir kaç dalga ile boğmaya hazır kıyıları... Bir yani ise ölüdeniz gibi sakin ve güven veren olmalıydı. Kralların ve imparatorların, uğruna yüzyıllarca savaştığı Anadolu gibi olmalı ve İstanbul gibi fatihi tek olmalıydı. Çok şey istemiyorum aslında ama sorun şu ki, nasıl oluyor da bu topraklar kendisi gibi bir kadın yetiştiremiyor? Nirvanaya ulaşmaya çalışan rahipler gibi böyle bir kadın arayıp durdum ama bulunduğum sonuçlarda ve yaptığım tüm sağlamalarda karşıma hep sen çıkıyorsun. 
Üstelik kendimi korumaya imkan da bırakmıyor, Terminator filminde Sarah Connor'ı öldürmeye çalışan robot gibi hep farklı suretlerde karşıma çıkıyorsun. Üstelik yakınlaşana kadar da farkına varamıyorum, gelen felaketin sen olduğunu. Tüm bu olumsuzluklardan sonra seninle yetinmeye çalışan bana düşen ise, yıldızlara bakmayı bilmeyen ve Jüpitere gidemeyeceği için üzülmeyen sen oluyordun. B612'yi saymıyorum bile... En iyi ihtimal senden "selfie uygulaması" cevabını alacağım aşikardı.

Üstelik isteklerim bu denli açıkken, Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı'nı sosyal medyada fütursuzca paylaşıp, aksine bir gün olsun göğe bakmayan senin neden karşıma çıkma konusunda bu kadar ısrarlı olduğunu anlayamıyorum. Seni her seferinde bana gönderen evrenin beni yanlış anladığını düşünürdüm ama sanırım evren beni yanlış anlamıyor, ben onu yanlış tanıyorum. Evren sanırım bildiğim gibi sosyalist değil, evren kapitalist, evren acımasız. Her kapitalist gibi ihtiyacım olanı değil, kendi elinde fazla olanı gönderiyor hep. Çünkü kendisi de biliyor; yıldızları izleyip, kelebeklerin peşinde koşan o güzel kadınların ne kadar az olduğunu... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder